Sanayii bacalarındaki duman,
yangın varmışcasına göğe yükseliyordu.. soğuktan elleri çatlamış hayrinin
nefesleri de bu dumana eşlik ediyordu. Az önce sobaya koyduğu çayı içme
hayalini kurarken uzun samsun sigarasından iki hızlı nefes alarak yere attı ve dükkandan
içeri girdi, bacanağı seyfettin yüksek
tonda "şu mereti dükkanda içiversene nolacak mınagoyum" dedi hayri
buna yüzünün yanık tarafını hafifçe ona doğru çevirerek cevap verdi. Hayri
gençken çalıştığı tüpçü dükkanında sigarasını yakmak isterken dükkan patlamış
ve yüzünün bir kısmı yanmıştı o günden beri kapalı alanda sigara içmezdi hatta
sanayideki lakabı fredi hayriydi. Koltuğuna ağırca otururken derin bi nefes
verdi, bu nefes adeta tüm günün yorgunluğunu anlatıyor gibiydi. Hayri,
seyfettinden aslında çok da hoşlanmazdı bu yüzden o muhabbet açmadan önündeki
kumandaya atıldı ve "bugün nolmuş bakak baak" diyerek televizyonu
açtı. Show haberde 4 kişi tarafından tecavüze uğrayıp öldürüldükten sonra
parçalara bölünerek çöpe atılan bir kızın fotoğrafları ekrandan geçiyordu bunun
üzerine seyfettin "şuna bak ne hale geldik benim dolmuşa da böyle götü
başı açık kaşmer çok biniyo kıyamet yakın" diye söylendi ardından hayri'ye
doğru dönerek "benim yeğeni senin tükana çırak versek ya, iş öğrensin
dedi" bunun üzerine hayri "lastikçide iş yok sen onu motor ustasına
ver" diyerek geçiştirdi. Dükkanda cinlerden başka kimse muhabbet
etmiyordu, seyfettin "haydi selametle" diyerek oturduğu sandalyeden
kalktı ve dolmuşuna binerek uzaklaştı. Hava iyice kararmıştı, hayri dışarıdaki
malzemelerini içeri aldı tam dükkanı kilitleyeceği esnada eski kasa bir
mercedes s 350 dükkanın önüne yanaştı arabanın farları gözünü kör etmişti, iki
tane kapı sesi duydu farlar kapandığında biri sıska diğeri iri iki kerçane
gençle karşılaştı, ardından gençlerden biri "usta şuna bi baksana sağ arka
tekerin havası inip duruyo" diye seslendi. Çok geçmeden gençlerin yabancı
olduğunu sezdi zaten araba 24 plakaydı. Krikosunu içerden aldı ve arabaya
yöneldi tekerin somunlarını gevşetirken kafasında 24 plakanın neresi olduğununu
hatırlamaya çabalıyor, gençler kendi aralarında konuşurken şive yakalamaya
çalışıyor ipucu arıyordu, bu merak onu bu yiyip bitirecekti ama yine de
gençlere nereli olduklarını sormadı, nere olduğunu kendisi hatırlamalıydı.
Söktüğü tekere bir bakış attıktan sonra "hee bunun sibopta kaçak var"
dedi ve eski sibobu başka arabadan söktüğü sibopla değiştirerek gençleri
yolladı.
Gün yeni doğmuştu hayri her
zamanki saatinde uyanmış abdest alıp namaz kıldıktan sonra ayak üstü atıştırıp
dükkan yoluna koyulmuştu, dükkanı açtıktan sonra ilk işi sobayı yakıp çay
demlemek oldu, koltuğuna oturdu ve twitterda hayat kadınlarının olduğu sayfalardaki
mesaisi başladı gördüğü her kadını beğeniyor ve altına bozuk Türkçesiyle
mention atıyordu, o sırada dükkanın önüne bir araba durdu, hayrettin "bu
saate pek müşteri gelmez normalde" diye kafasından geçirdi, araba tanıdık
geliyordu çok geçmeden arabanın plakasından dün akşam gelen gençlerden biri
olduğunu fark etti fakat genç biraz gergindi, hayri usta ayağa kalkmaya fırsat
bulamadan genç kapıyı açtı ve vücudunun yarısını içeri sokarak tok bir sesle
"dün yaptığın teker yine indi usta!" dedi, hayri üfleyerek
malzemelerini aldı ve arabanın yanına gitti. Hayri tekeri sökerken genç başında
seri nefeslerle sigarasından dumanlar alıyordu fakat kimse konuşmuyordu. Hayri
tekeri dükkana götürdü, suya soktu, yavaşca gezdirdi, tekerdeki patlak kendini
gösterince aldı ve yama yapmak için önündeki tezgaha koydu, genç arkadan çok
dikkatli bir şekilde hayriyi seyrediyordu. Teker yerine oturmuştu, hayri usulca
ayağa kalkarken "yirmibeş tl" dedi, dükkana geldiğinden beri ağzından
çıkan ilk kelime buydu, genç iki saniye duraksadı anlamadım dercesine kafasını
hafifçe sola çevirerek "bi de borcumuz mu var?" dedi, bunun üzerine
hayri yarım bir tebessüm ve sakin bir ses tonuyla "var tabii" diye
yanıtladı, genç "bence senin bana borcun var dayı" diyerek cevap
verdi, hayri kendinden çok emindi nasıl olsa onun mıntıkasıydı sanayi, "o
zaman ben yamamı alayım aslan yeğenim" diyerek tekere uzandı o esnada
genç, hayriyi omzuna vurarak itti olay çok geçmeden ikilinin itişme ve
küfürlerine evrildi, ardından genç arabasının kapısı açtı ve torpido gözüne
uzanarak beretta silahını çıkardı, hayri duraksamaya bile vakit bulamadan
göğüsündeki kurşunu hissettmişti.. sırt üstü yere düştü, kurşunun girdiği
yerden vucüduna yayılan ısı ona güneş yutmuş gibi hissettiriyordu, gökyüzünü
ilk defa görmüş gibiydi dükkandan yayılan lastik ve bali kokusunu daha yoğun
alıyordu, etraftaki bağrışmaların ve kalabalığın farkındaydı ama orada değildi,
biraz sonra öleceği gerçeği onu sanki huzursuz etmiyor gibiydi zaten bunu
düşünmek için çok vakti yoktu. Birden bir aydınlanma hissetti, artık
biliyordu.. son nefesini aldı, gözlerini kapadı ve son sözünü söyledi.. Erzincan
Yenisey C.