15 Ağustos 2019 Perşembe

dreamly smooth love



Johannes Brahms piyanosu eşliğinde işkencelere ve ruhumun katliamlara katlanırcasına aziz hıncının arasında insanlığa küfürlerini savuran kırgın kalplerin M249 ‘la olan manevi arkadaşlığını bir hatırlatmak gerek. Sarışın veya siyahi ayırt etmeksizin insanlığın kan kardeşliğine şahit oluyoruz. Artık Kapitalizm ne kadar damarlarımızın içinde sirayet ettiğini algılamaktayız. Brakisefal kafaların inka çocukları ile olan münasebetini görmekteyiz. Ah çırpınan muhafazakârlık; şeriatçı babaların çocuklarını ateist yaptı. Aslında hayvanın hayvana olan ihtiyacını doğa bize seçilimin avantajlarını akılla sunmaktadır desek belki de hep yalan konuşmaların bilime gerçek sevdasını arayışlar ve kıpırdanışlar arasındaki ağır sonuç: alnımdaki çizgilerin bize söyleyeceği bir şeyler var, kısacası hayvanlar yani mukaddes hayvanlarda yorulur. İlham verdiği için Sparkie Williams’i hürmetle anıyorum. Kıymetli 12 yıllık arkadaşım M.Varinli’de ekmek teknesine böyle bir arya sanatçısı almış ve özgürlüğün yüce haykırışını duvara mıhlı kafesinde çınlatmasını sağlıyordu.. Bu dünyada hadi birbirinizi vurun ve kanlarınızdan kutsal mabed yapayım diyecek çok siyonist aynı zamanda Heinrich Himmler torunu çok kahpe vardır. Kanlarınıza susamış Deccal Şövalyeleri hep aynı çığırtkanlıklarla kurşunlardan yaptıkları ibadethanelerle çocuklarınızı bahçelerinde koşturacaklar, oysa hep aynı idi çiçeklerin içindeki tohumun kan olduğunu görmemezlikten gelenlerimiz.
Vay be ne güzel besteleri var Georg Friedrich Händel’in, ben de hayal dünyamda birisini oluşturdum ve onunla mutlu olmak için Dostoyevski’ye başvurdum. Yalanlardan kurulu bir hayatın ıztırab mahkûmu olmak için namzetliğimi tekrar ümera sınıfına gönderdim. İşte ben Eski Beylerden Ahmet Rıza, Çok sık oturduğumuz kaplan çay evinin delikanlı hadimi Erdal ağabey üstümdeki kamuflajdan ötürü “Uzici” lakabını takmıştı. Benim sevdam işte böyle çok seri atışların arasındaki, örümcek ağından ince bir yolda kafamdaki dream Nymph ile yalnız yürüyen kurgulanmış hayatın üç harflik ismi :“Uzi”.
Cana cefa kıl ya vefa
Kahrın da hoş, lutfun da hoş,
Ya derd gönder ya deva,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Diyen Yunus Emre’nin hisleriyle kesinlikle aynı değil. Aynı da olmadı zaten ben Güneşi o parlak teniyle parlatan nymph'i sevdim mi Acaba? Ne maddeyi anlamışım ne manayı ben zihni perişanlığa adamış meyhane zabitlerinin dostluğunu arıyorum bu aralar.. bunların hepsi kurgu hepsi matrix mi acaba yoksa çok ilgi çekici olan ve bi o kadar mantığa şayan gelen Michael Talbot felsefesi mi?
the truth is also a dreams